26.4.13

26.Nisan.2013 Basından



ULUSAL ve DÜNYA BASININDAN SEÇME HABERLER-OLAYLAR

ULUSAL BASIN

16.Haziran.2013

GEZİ PARKI OLAYI ve BASKIYA İSYAN
Gezi Parkı eylemlerinin arkasında lobiler var, başka güçler var, muhalefet var ve bunları bulacağız adalete teslim edeceğiz diyor Sn.Başbakan Ankara'daki mitingte ve büyük alkış. 
Arkasındanda ekliyor, Taksim Parkı bu gece boşalacaktır,herkes evine gidecektir, aksi durumda benim polisim ne yapacağını bilir ve buna benzer tehditler, alkış dahada artıyor ve eylemcilere yuh sesleri, neden yuh çektiklerini kendileride bilmez. 

Sn.Başbakan ve AKP Milletvekilleri, belki o alkış tutan takım tutar gibi parti tutan halkı inandırabilirsiniz, oylarını alabilirsiniz ama geride kalan milyonları hiçe sayamazsınız.
                                                              Benim  halkım böyle olamaz.

Olayların arkasında şunu bunu aramaya gerek yok, kimin olduğunu, neden olayların durmadığını sizlerde pekala bizden iyi biliyorsunuz ama, seçmeninize açıklamaktan çekiniyosunuz.

Siz söylemezseniz ozaman söyliyenler çıkar ortaya, ben çıkarım, biz çıkarız, o çıkar onlar çıkar ve arada da sizden korkmayan, çekinmeyen gazeteciler çıkar. 
Gazeteciler deyince sakın ulusal TV.haber kanallarını sanmayın, bunlar zaten emirlerinize amade. Baksanıza kaç gündür maşallah valisinden al Başbakana kadar ekranlar işgalde.
Yinede sağolsun yazılı basın, korkusuz ve halktan yana tavır koyan gazeteciler çıkıyor, bunlardan biriside Vatan Gazetesinden Sanem Altan.
                                                            Benim halkım böylede olamaz.

Ben ve benim gibi düşünenlerin düşüncelerine tercüman oluyor, köşesinde açıklıyor gerçekleri ve özetle şöyle diyor "İyi Müslüman Olmak" başlığını taşıyan yazısında yiğit gazeteci :
Gezi Parkı direnişinin nedeni sadece orada kesilen iki üç ağaç değildir, o ağaçlar ve parkta yapılacak değişiklikler sadece bir birikimin bir baskının patlamasına neden olmuştur ve fitili ateşlemiştir. 
Ülkeyi 10 yılı aşkındır idare eden ve bir on yıl daha iktidarda kalacağının sinyalini veren AKP iktidarı ve onun, ağzından çıkan her isteği kanunlaşan ve itiraz kabul etmeyen tek ses başkanı ve Başbakan Sn.Erdoğan'dır bu baskıyı kuran ve birikimlere neden olan, dışta yada içte başka nedenler aramaya gerek yok.
                                                         Benim halkım böyle hiç olamaz.

Şöyleki bir Başbakan çıkacak, din uygulamaları benim bildiğim tarzda uygulanır, halkım benim yaşam tarzıma uymak zorundadır, ahlak kuralları benin anlayışıma göre olmalıdır, kadınlar kızlar öyle yarı çıplak sokaklarda dolaşamaz yada erkek arkadaşlarıyla sıkı fıkı olamazlar, benim ülkemin kız çocukları böyle olmaz olamaz, vapurdan inen kısa etekli bir kız çocuğunu düşünün, benim halkım ayyaş değildir, içkide sigarada içemez çünkü ben içmiyorum, eşinizin, gelininizin yada evlenmiş çocuklarınızın kaç çocuk yapacağına, kürtaj yapıp yapmayacağına, hangi yöntemle doğuracağına ancak ben karar veririm ve bunlara benzer bir sürü kişinin özel yaşamı ile ilgili kısıtlayıcı kararlar alacak, bunları kanunlaştırıp anında uygulatacak, sonrada ne oluyor bu halkıma, ne güzel mali durumunu düzelttik ülkenin, rahatmı battı diyecek, yada bir başkan vekili çıkacak TV.kanalına "Kabak tadı verdi" diyecek ve yurda, dünyaya demokrasi dersi verecek.
                                    Benim halkım budur işte.Allah devlete millete zeval vermesin diyen.

Sn.Başbakan ve AKP ileri gelenleri hatta Başbakan'ın her isteğine peki diyen tüm Milletvekilleri, sizler böyle kişinin özel yaşamına kadar girer, kanunlar çıkarır, birde hukuk devleti hikayesiyle bu kanunları uygulamaya sokarsanız, o sizlere oy veren yüzde elliler sesini çıkarmaz, büyüklerimiz ne eylerse doğru eyler derler ama kusura bakmayın geride kalan ben bireyim diyebilen yüzde elliler ayağa kalkar ve durun orda der, bu çıkışı değil polis, orduyu sürseniz üstüne susturamazsınız.
Haberi kaynağından izleyin.(Vatan)



xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

02.Haziran.2013

UKRAYNA'lı ÇIPLAK KIZLAR
İstanbul'da başlayıp belli başlı büyük şehirlerde devam eden "GEZİ PARKI" eylemine bir destekde Ukrayna'lı eylemci çıplak kızlar FEMEN'den geldi.



Femen üyeleri hazırladıkları videoda, çıplak göğüslerine yazdıkları ÖZGÜR TÜRKİYE ve ay yıldızlı kırmızı bayrağımızı simgeleyen resimlerle Türkiye'deki iktidar için "Taksim meydanındaki ağaçları kestikleri gibi haklarınızı da kesip atamazlar" diye slogan attılar.

Femen üyelerini gönülden alkışlamak varken, kula kul olmuş bir gelenekten gelen, yıllardır birey olmayı kabul edememiş, büyüklerimiz ezerde döverde sözünü kendilerine ilke edinen bir grup örümcek beyinli vede ortaçağ kafalı ülkemiz insanlarının olay hakkındaki yorumlarını okuyunca, acaba burası Atatürk'ün bizlere emanet ettiği Laik Türkiye Cumhuriyeti değilde, Somali sınırları içinde kurulan el-kaide yönetimindeki İslami Şeriat kaideleriyle idare edilen "El Şebab Bölgesi" olabilirmi şeklinde bir soru insanın aklına gelmiyor değil doğrusu. 
  
Özgürlük için bayrak açanları kınayan, kendileride ezildiği halde ezenle birlikte olmaktan çekinmeyen ve onlara neredeyse alkış tutan geri zekalılar oldukça Şebab gibi bir ülke olmamız pekde uzak değil gibi görünüyor.
Haberi kaynağından okuyun.(En Son Haber)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

16.Mayıs.2013

BASINDA YALAKALAR
Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Bekir Coşkun yazıyor ve "sultan seferde" adlı yazısında, yalakalar başlamıştır artık atıp tutmaya diyor ve  kimine göre Erdoğan ABD ni titretti, ABD den çok özel ağırlama  ve daha neler neler diye devam ediyor.

Coşkun çok doğru söylemiş evet bu gün meşhur bir ulusal TV.kanalının muhabiri Sn.Başbakanımızın özel misafirhanede kaldığını, şimdiye kadar böyle bir ağırlama ve karşılama olmadığını ballı ballı anlatırken, aynı misafirhanede Özal'ın, Ecevit'in kaldığını unutuyor galiba. Yalakalığında bu kadarına pes doğrusu. Görsel basından sadece bir tanesi bu örnek, yereli ulusalı okadar çokki aynı borazan grubundan.

Görseli böylede yazılı basın nasıl acaba derseniz ondanda size bir örnek, Star'dan Sedat Laçiner yazıyor, ne yazmış demeye vede merak edip okumaya gerek yok. Sn. Başbakanımızın Reyhanlı'da anneler gününde annelere karşı yaptığı ve alkış alan konuşmasının  sanki kopyası.
Türkiye çapulcular ordusunu desteklememiş olsada Suriye böyle olayları yapan bir rejimmiş zaten, ben hiç duymadım ama, Başbakanımız diyorsa doğrudur, Laçiner öyle diyor baksanıza.

Bir acaip ülke olduk vesselam. Türkiye'den ülkesine geri dönenleri kadın, çocuk demeden otomatik silahlarla taramaya kalkan sözde özgür Suriye ordusu ama aslında çapulcular grubu militanları, diğer tarafta bu gözü dönmüş militanlara her türlü desteği veren, yaralısını ambulansla getirip, tedavi ettikten sonra aynı ambulansla tekrar savaşa gönderirken yanına roketatarından makinalısına kadar silahıda koyan gizli birimler, bir başka tarafta ise, Reyhanlı'da 50 insanımız öldü ama, Suriye'de 100 bine yakın kardeşimizin öldüğünüde unutmayalım diyebilen arap aşkıyla tutuşmuş bir Başbakan ve bu söze alkış tutan anneler grubu.

Kime ne diyeceğimizi şaşırdık doğrusu ama sayın Başbakanımıza tek bir sözüm olacak oda :B
Kusura bakmayın Başbakanımız Sn.Erdoğan, Suriye'deki Araplar senin kardeşindir, herşeyindir, onlar için herşeyi yaparsın, ülkemizin başını belaya sokacak kadar ama onlar bizim kardeşimiz değildir aslada olamazlar, olmadılar, bunu bilmenizde yarar var.
Bekir Coşkun yazısını kaynağından okuyun.(Cumhuriyet)
Sedat Laçiner yazısını kaynağından okuyun.(Star)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

28.Nisan.2013

KILIÇDAROĞLU AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ
Milas'ta ve Bakırköy'de yapılan Büyük Roman Buluşması etkinliğinde kürsüye gelen Kılıçdaroğlu, tabiri caizse açtı ağzını yumdu gözünü. Başbakan ve Barış sürecine karşı yaptığı acımasız eleştirilerine, akil adamlar ile Roman konutlarını da katarak devam etti.
Basın tarafından kendisine karşı yapılan suskunluk eleştirisini dikkate almış olsa gerek, son günlerde sık sık demeçler vermeye başladı.

Doğru veya yanlış olduğuna bakılmaksızın iktidarın tüm eylem ve icraatlarına karşı yapılan bu eleştirilerin yerinde olup olmadığını kendileri çok iyi bilir ve ifade etmek istemez belki ama, biz dilimiz döndüğü ölçüde dikkate değer birkaç maddesini açıklamak isteriz.

1- Barış sürecinde masanın bir başında Başbakan, karşısında terörist lider Öcalan var diyor ve eleştiriyorsunuz. Bunun eleştirilecek tarafı neresidir. anlamak mümkün değil. Bir terör örgütüyle barış için müzakere yapılacaksa, devlet yetkilisinin karşısında örgütün lideri olacaktır, başka kim olabilirki. Bu icraatı MHP yetkilileri gibi  gurur vesilesi sayıp, görüşme yapmamakmıdır doğru olanı vede bir 30 yıl daha 30 bini aşkın insanımızın ölmesine göz yummakmıdır.

2- Akil adamlar konusunda, akıllarını iktidara kiraya veren kişiler, bunları devreye sokmakla da, halkın aklıyla alay ediliyor diyorsunuz ve barış konusunda sorulan sorulara "biz bilmiyoruz" dediklerini söylüyorsunuz, bu yanıtı verdiklerini hiç ciddiye almıyorum vede gerçekçi bulmuyorum çünkü bunu söyliyecek kişinin zaten o yolda işi olamaz. Ancak halkı aydınlatmaya giden bu insanlara ihtiyaç fazlasıyla var, burası ne bir İsviçre, ne bir İsveç yada gelişmiş bir batı ülkesi. Unutmayalım, okuma yazma oranından vazgeçtik, okumasını bilipte eline bir kitap, dergi yada günlük gazete alıp okumayan, TV den duyduğu her haber ve yayınlara doğrudur deyip inanan, sorgulamaktan yoksun, tüm yaşantısını öbür dünyaya endekslemiş milyonların olduğu bir ülkede böyle aydınlatıcı akil adamlara gereksinim vardır ve olmasıda doğaldır.

3- Roman vatandaşlarımıza başka yerleşim yerlerinde yapılan çok katlı binalardan daire verilmesini eleştiriyor ve onlara kendi kültürlerine uyan tek katlı bahçeli evler verilmesi gerektiğini savunuyor, iktidara geldiğimizde sizlere böyle konutlar yapacağız diyorsunuz. Arazi değerlendirilmesi karşılığı yapılan bu çok katlı binalar yerine, kendi arsasına nasıl bina yapacaksınız, maliyetini kim ödiyecek, devlet verir derseniz, ertesi gün bende isterim diyene ne yanıt vereceksiniz. Ekonomide Devletçilik politikasıyla böyle işlerin yapılıp yapılmayacağını sanırım sizler bizden çok daha iyi biliyorsunuzdur.
Devamı için Haberi kaynağından izleyin.(İnternethaber)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

ABD nin SURİYE MÜDAHALESİ ve RUANDA KATLİAMI
Bilindiği gibi ABD başkanı Obama, Suriye'ye müdahale için yeşil ışık yaktı. Irak'a demokrasiyi getirdi, güllük gülüstanlık oldu ülke, ABD nin sayesinde. Sıra Suriye'de orayada demokrasiyi getirecektir inşallahhh ve arkasından tabiatıyle İran. Yarımadada bulunan diğer krallıklar ve emirliklerde zaten demokrasi en üst seviyede.
Suriye'yi çapulcular ordusuna teslim etmek çok kolayda ABD için, önemli olan sonrası. Şimdiden şeriat mahkemelerini kuran beş binin üzerindeki militanı ile el-kaide ve onların yanında nereden geldiği belli olmayan bir okadar sunni islam militanlarını kim durduracak, esas sorun burada.
Gözleri kan bulanmış bu insanlar bırakın Esad yanlılarını, ülkede ne kadar sunni mezhep dışı müslüman ve hıristiyan varsa tamamını kılıçtan geçirebilecekleri ve 1994 Ruanda katliamına benzer olayların meydana gelebileceği düşüncesi Obama'yı tedirgin etmektedir. 

Başta ABD olmak üzere Birleşmiş Milletler'in utanç tablosu olan Ruanda Katliamında, ülkenin çoğunluğunu teşkil eden ve iktidarda bulunan Hutu halkının ve yönetiminin, kendilerinden daha az sayıda bulunan ama bilim, gelişim, kültür bakımından daha üst seviyede olduklarını düşündükleri ve daha önceleride iktidarda bulunan Tutsi halkından kaçamayanları, erkek, kadın, çocuk ayırmaksızın başta Çin'den ithal ettikleri kılıçlar olmak üzere bir takım kesici aletlerle parçalıyarak öldürmeleridir. (Katliam hakkında detaylı bilgi.)

1994 Yılında meydana gelen ve 100 binin üstünde Tutsi'nin öldürüldüğü bu katliamın utanç verici tarafı ise olayın başlangıcında, başa çıkamayacağını gören ABD yönetiminin, bölgede bulunan BM.Barış Gücü Askerleri ile kendi birliklerini alıp ülkeyi terk etmesidir. Daha doğrusu göz göre göre azınlıkta bulunan bir halk grubunun eli kılıçlı, bıçaklı milyonların eline öldürülmek üzere bırakılmasıdır.
Bu tablonun vahşiliğini gören ve Suriye'de de gerçekleşebileceğini varsayan ABD Üniversitelerindeki bilim adamları konu hakkında raporlar hazırlamış ve Obama'nın dikkatini çekmeye başlamışlardır. Bunlardan biriside Princeton Üniversitesi'nde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Anne-Marie Slaughter'dir.
ABD kaynaklı makalede, Slaughter'in raporu ile Ruanda katliamının nedenleri, gelişmesi ve soykırım olup olmadığı yolundaki  Reuters muhabiri Alan Elsner ile Dışışleri Bakanlığı sözcüsü Christine Shelly arasında geçen görüşme metni açıklanmaktadır.
Haberi kaynağından izleyin.(The Washington Post)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

26.Nisan.2013

PKK ÇEKİLME TARİHİ AÇIKLANDI
Süreç nihayet semeresini verdi ve PKK militanlarının çekilmeye başlama tarihi belli oldu. Sürecin gündeme geldiği tarihten günümüze kadar geçen zaman içerisinde hiçbir çatışmanın meydana gelmemesi çekilme sonunda barışın ve huzurun geleceğine bir işarettir sanırım. Ancak bu sürece karşı çıkanlar yada çekimser kalanlar özelliklede mensubu bulunduğum CHP yetkilileri, şehit cenazelerinin görülemiyeceği bir ortamda hangi yüzle oy istiyecek seçmenlerinden.
Haberi kaynağından izleyin.(Radikal)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

AMAÇ BU İSE VAY HALİMİZE
Bahçeli, çözüm süreci oylarımızı %21.7 ye çıkardı diye beyanat vermiş ve arkasından eklemiş, Ak Parti %45, CHP ise %20.4 oya sahip. Bu durumda yarış Ak Parti ile MHP arasında geçecek.
Bunca mitingler, bunca vatan millet sakarya nutuklarının sebebi bu ise vay halimize demekten başka diyecek söz kalmıyor doğrusu.
Haberi kaynağından izleyin(Milliyet)
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

RADAR UYARI LEVHALARI KALKIYOR
Sürücüler bu haber sizin için.
İşişleri Bakanlığı'nın yeni yayınladığı genelgesine göre, tüm karayollarındaki Radar Uyarı Levhaları kaldırılıyor. Bundan böyle her yerde radar olabilir, cebinizi rahatsız edecek ceza almak istemiyorsanız hızınızı ona göre ayarlayın.
Haberi kaynağından izleyin.(Milliyet)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

FELSEFE ile PORNO AYNI KAREDE
Bizmi çok ahlaklıyız, yoksa onlarmı çok ahlaksız diyor köşe yazarımız.
Fransa'da yayınlanmaya başlayan bir TV. dizisinin konusu, kendisini felsefeye veren ve bu nedenle Sorbonne Üniversitesine giren Karine adlı bir porno yıldızının günlük yaşam öyküsü.
Bizde böyle bir dizi yayınlansa ne olurdu o kanal ve diziyi çekenlerin hali. Malum yasakları çok severiz, genlerimize işlemiş adeta, sonrasında da yırtınır dururuz "Nedir bu kadın cinayetleri böyle" diye. 
Haberi kaynağından izleyin.(Milliyet)

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

DÜNYA BASINI 

ABD.SURİYE'ye SALDIRI İÇİN SEBEB BULDU
ABD Başkanı Obama, Suriye Devlet güçlerince muhaliflere karşı kimyasal silah kullanıldığını, çok gizli çalışan istihbarat örgütlerimizden öğrenmiş bulunuyoruz dedi ve bu bizim kırmızı çizgimizdir diiye beyanat verdi.
Haber doğrumudur, yanlışmıdır bilemeyiz ama, bilinen bir şey var ABD, aynen Irak saldırısındaki gibi uydurma haberi dünyaya duyurmak suretiyle işgale zemin hazırladı.
Irak işgalinden yıllar geçti, günümüzde de görüyoruz ABD nin ülkeye demokrasi ve özgürlük getirdiğini, halkı çok memnun olmalıki, Obama'dan ricada bulunmuşlar, Suriye'de bizim gibi özgür olsun demişler. 
Temennimiz odurki, ABD bu saldırıyı bizzat kendisi yapsın, aklı başında hiçbir ülke yöneticisinin kabul etmiyeceği taşeron uygulamasını kullanmaya kalkmasın.
Haberi kaynağından izleyin.(ABD.edition.cnn)




-->


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder